İşin mutfağından birisi olarak, oyun yapmanızı önermiyorum? Bunu derken bazıları beni linçleyecek ama savaş çıkarmadan önce, lütfen sakin olun. Anlatacaklarım işin mutfağından birisi olarak, görünmeyen kısmına ineceğim.
Oyun yapmaya yeni başlayanların bilmediği bir noktasıdır. Her geliştirici işi o kadar toz pembelerle anlatıyor ki. Yapan herkes para içinde yüzüyor sanacak. Hatta, o kadarı ile sınırlı olsa keşke. Bu işi bir meslekten ziyâde, bir hobi gibi anlattıkları için sinirleniyorum. Bazıları asset indirip oyun yaptığını sanıyor ama işin aslı öyle değil. Oyun yapmak tam anlamıyla sabır istiyor. Hem de peygamber sabrından.
Oyun yapımı sadece kodlamadan, görsellerden, müziklerden ibaret değil. Bu işin bir mantığı var, bu mantığı iyi oturtamayan gitsin, başka meslek seçsin. Bu mesleği önüne gelene önerenlere de ayrı ayarım zaten. Oyun geliştirmesi yapmak için, oyundaki hataları da çözmeniz gerekiyor. Onları da çözmek için, algoritma bilmeniz gerekiyor. Çoğu geliştiriciye algoritma nedir
dersem, öyle mal mal bakar suratıma. Bilmiyorsanız, gidin öğrenin. Yoksa mesleği yapmayın veya oyun yapmayın.
Tamam, bu gurühlara bende dahilim. Geliştiriciler iletişimde veya diğer alanları yönetme konusunda çuvallıyor. Oyun geliştirme konusunda dünyanın en iyisi bile olsanız, konu reklama gelince hemen hemen hepimiz orada batırıyoruz. Oyunu yapmak 1. kısım, asıl kısım reklam ve pazarlama da. Çoğu geliştirici kendinin egosu tavandır. Böyle birisi olacaksınız, lütfen yapmayın.
Bir diğer kısımda, oyununa bir öneri sununca, hemen alevleniyorlar. Sakin olun, oyununuzu yemedik. Sadece öneri sunuyoruz. Gerçi eskiden bende bu saçmalıklarla boğuşuyordum ama bunu terk ettim diyebilirim. Oyunlarına eleştiri kaldıramayan, önce şu kafa yapısını değiştirsin. Aksi halde, bu mesleği bırak hayatını zehir eder. Dostane bir tavsiyedir.
Bugünlük benden bu kadar.